ali
veliKÜRATÖR:
Şeyda Çetin ve Ebru Esra Satıcı
Küratör:
Ian Collins
KÜRATÖR:
Selen Ansen
KÜRATÖR:
Deniz Artun
KÜRATÖR:
Hülya Bilgi
KÜRATÖRLER:
Şeyda Çetin, Ebru Esra Satıcı
KÜRATÖRLER:
Catherine Milner, Károly Aliotti
Küratör:
Selen Ansen
Sanatçılar: Marina Abramović, Erol Akyavaş, Dieter Appelt, Koray Ariş, Eylül Aslan, Levent Aygül, Mehtap Baydu, Deniz Bilgin, Handan Börüteçene, Elina Brotherus, Betty Bui, Claude Cahun, Aslı Çavuşoğlu, Laurence Demaison, Lee Friedlander, Ryan Gander, Nan Goldin, Jessica Harrison, Camille Henrot, Charles Holland & Elly Ward, Talbot Hughes, John Isaacs, Fatoş İrwen, Gizem Karakaş, Nermin Kura, Marcantonio Raimondi Malerba, Bevis Martin & Charlie Youle, Radenko Milak, İz Öztat, İz & Ra, Evan Penny, Gerhard Richter, Necla Rüzgar, Stéphanie Saadé, Fabrice Samyn, Jenny Saville & Glen Luchford, Yusuf Sevinçli, Yaşam Şaşmazer, Ayça Telgeren, Defne Tesal, VOID.
Antik Yunan mitolojisinden Ekho ve Narkissos’un karşılıksız aşk mitinden hareketle kurgulanan Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? grup sergisinin küratörlüğünü Selen Ansen üstleniyor. Sergide bir araya gelen eserler, bu kadim anlatının sunduğu yansıma, yankılanma, başkalaşma temalarını günümüzün sanatsal ve toplumsal dinamiklerinin ışığında yorumluyor.
Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? yurt içi ve yurt dışından olmak üzere toplam 44 sanatçının 120’ye yakın eserine ev sahipliği yapıyor; ödünç alınan eserlerin yanı sıra, Vehbi Koç Vakfı desteğiyle bu sergi bağlamında çeşitli mecralarda üretilen yapıtlar da yer alıyor.
İsmini Emily Dickinson’ın “Ben Hiç Kimseyim! Sen Kimsin?”şiirinden esinlenerek alan sergi, ziyaretçileri sayısızca sen(ler), ben(ler), arzular, anlatılar, imgeler ve yaşanmışlıklar arasında ilişkilerin örüldüğü bir alana davet ediyor. Sergi, Ekho ve Narkissos’un hikâyesini betimlemekten ziyade, mitsel anlatının döngüsel ve tekerrüre dayalı yapısını benimsiyor. Ben Kimse. Sen de mi Kimsesin? hikâyenin geriye bıraktıklarını odağına alarak uzak, geçmiş ya da yabancı şeylerin bize kadar ulaşması ve hayatlarımıza eklenmesi için zaruri mesafeleri vurguluyor.
Görsel, işitsel ve dokunsal boyutların iç içe geçtiği bu alanı oluşturan eserler, ten ve ses, ses ve suret, ben ve öteki, insan ve gayri-insan, maddi ve maddi olmayan şeyler arasında çeşitli ilişkilenme biçimlerini deneyim imkânları sunuyor. Bir yandan çağdaş dünyanın yansıma ve yanılsama sorunsallarıyla bağlanırken, diğer yandan tarih boyunca beden, var oluş/yok oluş, kimlik, temsil ile özdeşleştirilen yüz, ayna, gölge, iz gibi öğelere sanatsal bir bakış sunuyor.